Güme Gitmek Nereden Gelir? Felsefi Bir İnceleme Filozof Bakışıyla Başlangıç: Gerçeklik ve İnsanın İzlediği Yollar Felsefe, insanın dünyadaki varlık durumunu ve bu varlıkla nasıl ilişki kurduğunu anlamaya çalışırken, bazen gündelik dilin içinde kaybolmuş kelimelere de derinlemesine bakar. Bugün, “güme gitmek” gibi yaygın bir deyimi ele alarak, hem dilin gücünü hem de bu deyimin altında yatan anlamları felsefi bir bakış açısıyla inceleyeceğiz. “Güme gitmek”, kaybolmak, yok olmak veya bir şeyin geçici olarak anlamını yitirmesi anlamında kullanılan bir ifadedir. Fakat, bu kelimeyi sadece günlük dildeki anlamıyla değil, ontolojik, etik ve epistemolojik düzeyde nasıl değerlendirebileceğimizi de sorgulamak, bize çok daha derin bir içgörü…
Yorum BırakRahat Yaşam Tüyoları Yazılar
Kaman Eskiden Nereye Bağlıydı? Tarihin Katmanlarında Bilimsel Bir Yolculuk Kaman’ı bilenler için bu küçük Anadolu kasabası, sadece haritada bir nokta değil; tarihin, kültürün ve bilimin kesiştiği özel bir yer. Ben de bu yazıyı hazırlarken, hem bir araştırmacının merakıyla hem de bir hikâye anlatıcısının heyecanıyla Kaman’ın geçmişine ışık tutmak istedim. Çünkü bu sorunun cevabı yalnızca “nereye bağlıydı?” demekle kalmıyor; aynı zamanda “nasıl bir yerdi, kimlerin izlerini taşıyor, neden önemli?” sorularını da beraberinde getiriyor. Kaman’ın Coğrafi ve Tarihsel Konumu Kaman, günümüzde Kırşehir iline bağlı bir ilçedir. Ancak tarih boyunca bu bağlılık durumu değişmiştir. Osmanlı arşivleri, Selçuklu belgeleri ve Cumhuriyet dönemindeki idari düzenlemeler…
Yorum BırakGözü Doymaz Nasıl Yazılır TDK? Tarihin Derinliklerinden Günümüze Bir Dil Yolculuğu Bir tarihçi olarak geçmişin izlerini sürerken yalnızca olayları değil, kelimeleri de takip ederim. Çünkü her kelime, toplumun zihninde bir dönemin ruhunu taşır. “Gözü doymaz” ifadesi de bunlardan biridir. Bu kelimenin bugünkü anlamı, insanların bitmek bilmeyen hırsını anlatır; ancak kökleri çok daha derinlere uzanır. Peki, TDK’ya göre “gözü doymaz” nasıl yazılır? Sorusuna yanıt ararken sadece bir imla meselesine değil, aslında insanlığın arzularına, doyumsuzluğuna ve değişen değerlerine de ışık tutmuş oluruz. Gözü Doymaz mı, Gözüdoymaz mı? Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre doğru yazım şekli “gözü doymaz” biçimindedir. Yani ayrı yazılır. “Gözüdoymaz”…
8 YorumGözyaşı Kanalı Tıkanıklığı İçin Ne Yapmalı? Tarihsel Akıştan Günümüze Bir Bakış Bir tarihçi olarak geçmişi anlamaya çalışırken, insan bedeninin bile kendi tarihini yazdığını görmek beni her zaman büyülemiştir. Her organ, her sistem, zaman içinde değişen yaşam biçimlerinin, çevresel koşulların ve duygusal dönüşümlerin izlerini taşır. Gözyaşı kanalı tıkanıklığı da yalnızca bir tıbbi durum değil; modern insanın yaşam ritminin, stres düzeyinin ve duygusal dünyasının bir yansımasıdır. Tarih boyunca insanın gözyaşıyla kurduğu ilişki, bedensel bir ihtiyaçtan öte bir kültürel ve ruhsal anlam taşımıştır. Bugün bu tıkanıklık, hem biyolojik bir problem hem de toplumsal dönüşümün sessiz bir göstergesi haline gelmiştir. Gözyaşının Tarihsel Yolculuğu İnsanoğlu,…
8 Yorumİlk Kanat Oluşumu Hangi Hayvanda Başladı? – Uçma Arzusunun Hikâyesi Bazı sorular vardır ki, cevapları yalnızca bilimsel değil, ruhsal bir yolculuğun da kapısını aralar. “İlk kanat oluşumu hangi hayvanda?” sorusu da bunlardan biri. Çünkü bu sadece biyolojik bir evrim hikâyesi değil; aynı zamanda hayallerin, cesaretin ve gökyüzüne uzanma isteğinin destanıdır. Gelin, bu sorunun ardındaki büyüleyici hikâyeyi birlikte keşfedelim. Bir Zamanlar Gökyüzü Ulaşılmazdı Milyonlarca yıl önce, dünya bugünkünden çok farklıydı. Gökyüzü hâlâ mavi ve engindi ama oraya ulaşmak yalnızca hayaldi. Yeryüzünde yaşayan canlılar yürümeyi, koşmayı ve yüzmeyi öğrenmişti. Fakat uçmak… Bu bambaşka bir şeydi. Bu, özgürlüğün, keşfin ve korkusuzluğun simgesiydi. İşte…
4 YorumBeyaz Yaka Grev Yapabilir mi? Güç, İdeoloji ve Vatandaşlık Üzerine Siyasal Bir Okuma Güç ilişkilerinin karmaşık ağlarını inceleyen bir siyaset bilimci olarak sık sık düşünürüm: Modern toplumda kimler direnir, kimler susar? Mavi yakalı işçiler grev deyince akla ilk gelenlerdir; ellerinde pankart, omuzlarında tarihsel bir mücadele geleneği taşırlar. Peki ya beyaz yakalılar? Ofislerin steril duvarları arasında, bilgisayar ekranları karşısında çalışan bu yeni sınıf, grev yapabilir mi? Dahası, onların sessizliği bir rıza mı, yoksa modern iktidar biçimlerinin ustaca bir üretimi mi? Güç ve Rıza: Ofis Dünyasının Görünmez Zincirleri Antonio Gramsci’nin deyimiyle, her iktidar zorla değil, rıza üreterek hükmeder. Beyaz yakalılar, görünürde özgür…
4 Yorum1 Nazar Boncuğu Kaç TL? Kültürün, İnancın ve Ekonominin Kesişimi Giriş: Mavi Gözün Gizemi Türkiye’de neredeyse her evde, arabada ya da bebek arabasında bir nazar boncuğu görmek mümkündür. Bu küçük, mavi göz sembolü, sadece bir süs eşyası değil; binlerce yıllık bir inanç ve koruma ritüelinin taşıyıcısıdır. Ancak günümüzde insanlar sadece anlamını değil, “1 nazar boncuğu kaç TL?” sorusunu da merak ediyor. Çünkü bu geleneksel nesne artık kültürel olduğu kadar ekonomik bir değere de sahip. Tarihsel Arka Plan: Boncuğun Antik Yolculuğu Nazar boncuğunun kökeni, Mezopotamya ve Eski Mısır medeniyetlerine kadar uzanır. Arkeolojik buluntular, bu toplumlarda mavi cam boncukların “kötü bakışları uzak…
6 YorumDeğerin Psikolojisi: Kuzu Göbeği Mantarının Fiyatı Üzerine Bir İnsan Tahlili Bir psikolog olarak çoğu zaman insanların nesnel gerçeklikten çok, o gerçekliğe yükledikleri anlamlarla yaşadıklarını fark ederim. Paranın, doğanın, hatta bir mantarın bile değeri aslında zihnimizde başlar. “Kuzu göbeği mantarı fiyatı ne kadar?” sorusu bu açıdan yalnızca ekonomik bir soru değildir; insanın değer algısı, emek, nadirlik ve haz arasındaki psikolojik dengenin de bir yansımasıdır. Bu yazıda, kuzu göbeği mantarını sadece bir gıda değil, insan davranışının aynası olarak inceleyeceğiz. Bilişsel Psikoloji Perspektifinden: Değerin İnşası Kuzu göbeği mantarı, doğada nadir bulunan, toplanması zahmetli bir türdür. Bu nedenle piyasa fiyatı yüksektir; taze hali mevsimine…
4 YorumGörünmez Bankacılık Nedir? Dijital Çağın Sessiz Sermayesi Üzerine Felsefi Bir Deneme Bir Filozofun Bakışıyla Başlangıç İnsanın varlıkla kurduğu ilişki, her çağda yeni biçimlere bürünür. Bir zamanlar değer, altınla ölçülüyordu; bugün ise görünmeyen algoritmaların, verilerin ve dijital kimliklerin içinde akıyor. Görünmez bankacılık tam da bu noktada karşımıza çıkan çağdaş bir fenomen: paranın, değerin ve güvenin görünmez bir mimariye taşınması. Peki bu görünmezlik, sadece teknolojik bir ilerleme midir, yoksa insanın varoluşsal anlam arayışında yeni bir kırılma mı? Epistemolojik Açıdan: Bilginin Görünmezliği Bilgi, klasik epistemolojide “gerekçelendirilmiş doğru inanç” olarak tanımlanır. Fakat görünmez bankacılıkta bilgi, artık sadece insanın bilme kapasitesiyle sınırlı değildir; algoritmaların ve…
Yorum BırakUçağın Kalkış Hızı Kaç Kilometredir? Geleceğe Dair Vizyoner Bir Bakış Uçakların kalkış hızı çoğumuzun merak ettiği, ama asıl öneminin gelecekte ortaya çıkacağı bir konu. Bugün sizlerle, sadece teknik bir bilgiye odaklanmak yerine, kalkış hızının gelecek dünyamızda nasıl bir anlam kazanabileceği üzerine beyin fırtınası yapmak istiyorum. Çünkü mesele yalnızca bir uçağın havalanması değil; hızın, teknolojinin ve insanlığın gelecekte hangi yöne doğru yol alacağıyla ilgili. Kalkış Hızı: Teknik Gerçekler ve Bugünün Anlamı Bir uçağın kalkış hızı, modeline ve ağırlığına bağlı olarak genellikle 240-285 km/saat arasında değişir. Bu hız, yer çekimini yenmek ve gökyüzüne güvenle yükselmek için gereken minimum değerdir. Yani bir uçağın…
Yorum Bırak